Depremin 19.cı günü halen deprem bölgesinde sarsıntılar devam ediyor halk çadırlar da kalıyor ama bazılarının çadırları dahi ulaşmadı. Gönderilen yardımlar televizyonlardan izlediğimiz kadarı ile sokaklara serpiştirilmiş bir düzensizlik devam ediyor.
Kolay değil Güneydoğu Anadolu Bölgesi çok ağır darbe aldılar. Kocaeli Belediyesi adete bölgede dokunmadığı insan bırakmadı. Elbette diğer yardımları küçümsemiyorum, benim tahminim Kocaeli 1999 depreminden tecrübeli olmasından kaynaklanıyor zannediyorum.
Bu nedenle 24 saatlik zaman o kadar hızlı işliyor ki ne olduğunu anlamıyoruz bile, bakıyorsunuz hava o kadar güzel ki içiniz açılıyor ama kısa bir anlık sürede o hava öyle değişiyor ki içiniz kapkaranlık bir dünyaya kapanıyor.
Kendi çocukluğum gözlerimin önünden ayrılmıyor köy ilkokulunda okuyorduk sabah kuş cıvıltıları ile uyanıyorduk. Mis gibi çorbamızı içip okulumuza koşuyorduk. Ama bugün bakıyoruz anneler çocuklarını ellerinden tutup ya servis araçlarına bindiriyor yahut ta kendisi elinden tutarak okuluna götürüyor.
Dünya mı değişti biz mi değiştik. İşe yetişmek için koşar adımlarla metrobüslere koşmak kaldırımları hızlı hızlı gidip çalışma hayatının içine kapanıyoruz. Artık monoton hayat aynı şekilde devam edip gidiyor.
Öyle hızlı adımlar ki yürüdüğünün farkında değil ayaklar. Yoğun trafiğin içinde sıkışmış ruhların öfkesi burnundan soluyor insanı, korna sesleri şehrin ruhunu yitirmiş binalarında yankılanıp durduğu yetmiyormuş gibi gecede rüyalarımız süslüyor.
Yeni güne 'merhaba' diyen kaç kişi vardı bilinmez. Soluk bakışlarıyla şık sayılan giysilerin içinde, ruhu rengini yitirmiş kaç nefes vardı,
Gün bitmeden rengi griye dönmeyen kalmamalıydı. Çünkü modern dünya ve kapitalist düzenin isteği buydu. Bu düzenin gökdelen gibi her gün biraz daha büyümesine katkı sağlayan bizleriz. Yine bu düzenin bize dayattığı hedef, gaye ve hayalleri kendi isteklerimizmiş gibi algılıyor ve benimsiyoruz. Bu algıyla ne günün ne de güneşin farkına varıyoruz.
Nihayet bir bombalama sesiyle uyanıyoruz dünya devi Rusya kendi ırkından Ukrayna’ya savaş açmış çoluk çocuk demeden vuruyor. Oysaki savaş nedir diye sormak lazım karşında ki orduyla savaşacaksın kundakta ki bebeği öldürmeyeceksin yanıldık mı hayır çünkü Rusya bunu hep yapmadı mı Doğu da Ermenilerle beraber Türklerin hamile kadınlarını kurşunlamadılar mı.
Ben tarih öğretmeni olarak çok incelediğim için karşıma çıkan sonuç bu olmuştur. Yönetenler dünya yıkmak için çaba gösterdiklerini gördük. Onlar oturdukları koltuk için her şeyi yapmaya çalıştılar.
Şimdi dün bir TV kanalında şunu gördüm deprem bölgesinden gelen bir anne ve iki yavrusu bir aile tarafından bir yıllığına evinde misafir edilişi vardı ki bu sahneye duygulanmamak olur mu?
Bu millet kadirşinastır yardımı çok sever bu hep böyle devam etmektedir.