Güneşle birlikte her zaman doğuyor umutlar ama yaşam hiçbir zaman fırsat vermiyor güneş batınca da içimiz karanlığa dönüyor. Hayat her zaman bir denge meselesidir dengeni kaybetmeden korkmadan yürümek düsturünü bulman lazım.
Hayat o kadar güzel ki çılgınca gezip tozmalı diye düşünür insan neden mi çünkü yaşamın sürprizlerle dolu çılgınca gezmeler sonuç mu sonbaharla beraber hazan yapraklarını dökülüşü gibi o güzelim hayatın toprağa düşüşünü seyreder dururuz.
Bakın hayatı kısaca izleyin bakın şunları göreceksiniz...
Yaşanılacak her yeni günde, yaşamın sarıp sarmaladığı yeni ağlarını örmeye çalıştığını göreceksiniz. Her çıkılan bir merdivenin mutlaka inişi olduğunu unutmamak gerekir.
Hasta yatağında iyileşmeye çalışınca insan zirveye çıkınca hep orada kalacağımızı zanneder, insan nasıl bir olay yaşadığında sevinebiliyorsa, yaşadığı mutluluk ne kadar yoğunsa, bilmeli ki bir gün aynı hızla ve aynı yoğunlukla üzülebilir de… İşte bu zor anlarda duyduğu en güzel sözünde her şey çok güzel olacak sözü içimiz ısıtmaya yetmiyor mu?
Yaşantımız içerisinde bir şekilde insanlar girip çıkıyor hayatlarımıza…Kimi ölüyor, kimi evleniyor, kimi taşınıyor… Unutuyorsun… Seneler sayesinde hayatında bir dönem önem verdiğin kişileri. Burası ‘’fani dünya’’ demişler. Hepimiz sayılı günlerimizi doldurup göçüp gideceğiz. Ölüm zamanı geldiğinde, ‘’daha yapacaklarım var, biraz daha kalayım ‘’ deme şansımız ne yazık ki olmayacak. Yaşamın zorluğuna karşı, bize yaşam kaynağı verecek, karanlığımıza ışık olabilecek bir yaşam kaynağı bulmak gerekli.
Hastalanınca hayatın kıymeti nasıl sırtınıza biniyorsa sağlıklı olduğumuz zamanda hayatı çok severek etrafımızda olanların kalbini kırmadan yaşamanın keyfini çıkaralım değil mi?
Hayat çok kısa bu nedenle yaşamın inceliklerini iyi yakalamak lazım.