Bahar yorgunluğunu, hemen herkes gibi mevsim dönüşlerinde hissedebildiği bir takım ruhsal ve bedensel belirtilere verilen genel isim olarak ele alındığını biliyoruz.
Ağaçların rengarenk çiçek açtığı, kuşların coşkuyla cıvıldadığı bu dönemde insanların da içi içine sığmıyor. Fakat bazen öyle yorgun ve bitkin bir hal alıyor ki hiç bir şey yapmak dahi istemiyor insan...
Gündeliğin peşine takılan bedenlerimiz daha çabuk yoruluyor, hayali ana indirgiyor, özlemini duyduğumuz değişime çok büyük bir anlam atfediyor, olası bir olumsuzlukta hızla savruluyoruz.
Bahar yorgunluğu… Televizyondan, gazetelerden, sosyal medyadan kaçma isteği… Yüksek sesle konuşanlardan, kadının geleceğini belirlemeye çalışan erkekler korosundan, ucu bucağı görünmeyen vaatlerden; kiminle, nasıl uzlaştığına ya da birbirleriyle neden uzlaşamadıklarına akıl sır ermeyen politikacılardan… Evet, her şeyden kaçma isteği de hafızamıza yer etmeye başladı bile.
Dünyaya damgasını vuran onlarca sanat akımının ardından kültür dünyasının içine girdiği derin sessizliğin nedenlerini biraz araştırsak göreceğiz ki yaşadığımız hayat şartları içerisinde bulanık suda balık avlamak gibi bir şey olsa demekten kendimi alamıyorum.
21. yüzyıl insanı, kaybettiği onca değerin dışında macera yaşama arzusunu da kaybetti. Ekonomik yoksunluklar hayallerimizi de ertelemeyi öğretti. Daha da önemlisi, kısacık hayatlarımız, “yaşama sevinci” denen şeyin ne olduğunu da unutturdu. Yaşanan her başarısız deneyim, önceki hayatlara duyulan özlemi pekiştirdi ve geriye, sömürüye son derece açık olan içi boş bir nostalji duygusu bıraktı.
68 kuşağı olan bizler o dönemde yaşadığımız mutluluğu ve yaptığımız hayalleri arar olduk. İki arkadaşımız la geleceğimize yönelik hayallerimizi defterlerde ki satırlarımıza döktük. Okullarımızı bitirmiştik meslek sahibi olmuştuk, evlenmiş yuvamızı kurmuştuk evlerimizi almıştık çocuklarımızın geleceği için yatırım bile yapmıştık.
Artık tek bir hayalimiz kalmıştı oda şirin bir sahil kasabasında oltalarımızı alarak balık tutacak torunlarımız la hayatın sona ermesini mutlu bir şekilde bekleyecektik.
Buraya kadar her şey güzel de ne yazık ki emeklilik öyle dediğimiz gibi güllük gülüstanlık olmadı ne yazık ki eşi dostu bile ziyarete gidemez olmuştuk ekonomi çökmüştü emekli için evden dışarı çıkmak bile lüks olmuştu.
Bir dönem pandemi salgınıyla dışarı çıkamaz olmuştuk şimdi de hastane kapıların da tedavi olmak için gün sayar olduk.
Bizden sonra geleceklere sabır diliyoruz.