Ahıska Türkleri, Sovyetler Birliği’nde en çok zulüm gören halklarından birisi. Bunun en önemli nedeni, vatanlarının Türkiye sınırına yakın bir yerde olmasından kaynaklanıyor. Maruz bırakıldıkları sürgünlerle ilgili hiçbir zaman hakları geri verilmedi.
Günümüzde dünyanın her yerine dağılmış durumdalar, Kafkasya’dan Amerika’ya kadar bulunmadıkları coğrafya yok. Fakat onlar bütün olumsuzluklara karşı pes etmediler, hayatta kalmayı başardılar.
Şu anda Ardahan ilimizin ilçesi olan Posof'la arasında 77 km'lik bir sınırı olan Acaristan bağlı bir bölgedir.Fakat şuna da burada yaşayan Türklere rastlamak mümkün değildir,çünkü burası adete Türklerin bağının kesildiği bir bölge olarak kalmıştır .14 Kasım 1944 atalarımız Stalin tarafından iki saat içinde tren vagonlarına doldurularak, gidecekleri yere kadar aşağı dahi inmemek koşulu ile kapalı tren vagonlarında Orta Asya'ya sürülerek Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a yerleştirildi.
Hatta şair ne diyor;
Ahıska bir gül idi gitti
Bir ehli dil idi gitti
Söyleyin Sultan Mahmut'a
İstanbul kilidi gitti
Ahıska şu anda Gürcistan sınırları içerisinde olan ve yaklaşık 220 köyden oluşan bir bölge. Samtskhe-Javakheti eyaletinin içerisinde kalıyor. Uzun yıllardır buranın Türk yurdu olduğuna dair iddialar da var. Örneğin, Kıpçakların bu bölgede yaşadıklarına dair bir iddia var ama en yakın bildiğimiz şey 1518'de Osmanlı'nın Çıldır Savaşı ile fethettiği bu bölge bu tarihten sonra Osmanlı sınırlarına dâhil oluyor ve Çıldır Eyaletinin bir sancağı oluyor. 250 yıl Osmanlı idaresinde kalıyor. Ama 1829 Edirne Antlaşması ile savaş tazminatı olarak Ruslara veriliyor. 1829'dan 1918 yılına kadar Rus hâkimiyetinde kalıyor.
Aslında Ahıska Türkleri 1948'deki sürgüne kadar kendilerini “Kafkas Türkleri” olarak tanımlıyor. Sürgünden sonra kendilerini diğer etnik gruplardan daha rahat ayırabilmek için “Ahıska Türkleri” olarak nitelendirmeye başlıyorlar. Yani, Çıldır Savaşından itibaren Osmanlı'nın bir parçası oluyorlar ama 250 yıl sonra sınırın diğer tarafında kalıyorlar.
Zaten kültürel yapıları ve konuştukları aksan itibariyle de bugün Kars, Ardahan ve Batum civarında yaşayanlarla benzerlik gösteriyorlar.
Tarihsel süreç içerisinde Batum Antlaşması ile bu bölge tekrar SSCB'ye bırakılıyor. 1918'den 1944'e kadar SSCB sınırları içinde büyük zulüm altında yaşamışlar. Bu süreçte kapalı bir toplum olarak kendilerini korumaya çalışsalar da camilerin kapatılması, ana dilinde eğitim yapma hakkının ellerinden alınması ile bir takım değişiklikler yaşamış olmaları çok doğal sayılmış.
Burada yaşayan Ahıska Türkleri 114 Kasım 1944 yılında Stalin tarafından bu bölgeden trenlere doldurularak Sibirya bölgesine gönderilmiş burada yaşamaya mecbur tutulmuşlar ise bu göçte çok sayıda Ahıska Türk'ü hayatını kaybetmiş çok aile ise parçalanarak birbirlerini kaybetmiştir.
Bu bir insanlık ayıbı olarak tarih sayfalarında yerini alsa da bugün bu zulmü yapan Sovyetler Birliği ne bir özür dilemiş nede bu soykırımla ilgili Batılı devletler tarafından bir kınama gelmiştir.
Zaten gelmesi mümkün değildir çünkü Tarihi iyi okursak hep Türk ve İslam alemine karşı haçlı seferlerinin yapıldığını görürüz.Bu bize şunu çok açık ve net göstermektedir ki Türk'ün Türkten başka dostu yoktur.
Şu anda Ortadoğu coğrafyasında oynanan oyunda bunun bir parçasıdır.Ahıska'da yaşamını yitiren ailelerimize Tanrıdan rahmet diliyorum.