Hava Durumu

Yoğun bakımda görünmeyen hakikatler: Hasta mı, istatistik mi?

Yazının Giriş Tarihi: 24.05.2025 15:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.05.2025 15:31

Sağlık, her insanın doğuştan sahip olduğu temel bir haktır. Bu hak, yalnızca yaşama tutunma değil; aynı zamanda şeffaflık, bilgiye erişim ve insan onuruna uygun bir tedavi süreciyle de ilgilidir. Ancak ne yazık ki günümüz sağlık sisteminde bu hakların uygulamada ne denli korunabildiği, özellikle de yoğun bakım üniteleri söz konusu olduğunda, büyük bir soru işareti taşımaktadır.

Kapalı Kapılar Ardında Neler Oluyor?

Bir insan yoğun bakıma alındığında, ailesiyle arasında fiziksel bir mesafe oluşur; bu anlaşılabilir bir durumdur. Ancak oluşan bu mesafe, zamanla bilgiye erişimin de önüne geçiyorsa işte o zaman şüphe büyür, kaygı artar. Çünkü hasta yakınları çoğu zaman, yoğun bakımda yatan sevdiklerinin gerçekten hayatta olup olmadığını, tedaviye cevap verip vermediğini ya da ne tür bir müdahale altında olduklarını tam olarak bilemezler. Bu bilgi eksikliği, hastanelerin özellikle bazı durumlarda SGK’dan daha fazla ücret alabilmek amacıyla yoğun bakım sürelerini uzattığına dair iddiaları da beraberinde getiriyor.

Her hastaneyi bu tür bir niyetle suçlamak haksızlık olur. Ancak bazı hastanelerde yoğun bakımın sadece “tedavi alanı” değil, aynı zamanda “gelir kalemi” olarak görüldüğü iddiaları, kamu vicdanında derin yaralar açmaktadır. Günlerce yoğun bakımda yattığı söylenen bir hasta, ailesiyle sadece bir iki dakikalık bir telefonla bilgilendiriliyor; ardından da “vefat etti” haberi geliyor. Oysa ailesi günlerce hastanın yaşayıp yaşamadığını bile tam olarak öğrenememiştir.

Hasta Hakları Var Ama Uygulayan Yok

Türkiye’de Hasta Hakları Yönetmeliği açıkça der ki: Her hasta, kendi sağlık durumu hakkında bilgi alma hakkına sahiptir. Aynı şekilde hasta yakınının da, onaylı vekalet veya yakınlık derecesine bağlı olarak bilgi alma, itiraz etme, hatta taburcu talebinde bulunma hakkı vardır. Ne var ki yoğun bakım uygulamaları bu yasal güvenceleri fiilen devre dışı bırakmakta, hasta yakını çoğu zaman sadece “bekleyen” konumuna indirgenmektedir.

Oysa gelişmiş ülkelerde bazı hastanelerde yoğun bakım üniteleri güvenlik kameralarıyla izlenmekte, hasta yakınlarına bu görüntüler sınırlı erişimle de olsa sağlanmaktadır. Bu yöntem hem hasta yakınlarının içini rahatlatmakta, hem de olası suistimallerin önüne geçmektedir. Ülkemizde de benzer uygulamaların, hasta mahremiyetine saygılı bir biçimde, dijital erişim sistemleriyle mümkün hale getirilmesi artık bir zorunluluktur.

Yoğun Bakım: Tedavi Alanı mı, Gelir Kapısı mı?

Sosyal Güvenlik Kurumu, yoğun bakımda yatan her hasta için hastaneye günlük belirli bir bedel ödemektedir. Bu da bazı kötü niyetli uygulamalara zemin hazırlamaktadır. Bir hasta, klinik olarak yoğun bakım ihtiyacını yitirdiği halde, taburcu edilmeyip “yoğun bakımda” tutuluyorsa; burada hem etik dışı bir davranış, hem de halk sağlığına dönük bir tehdit söz konusudur. Çünkü bu durum hem kaynak israfına hem de diğer gerçekten ihtiyacı olan hastaların yer bulamamasına yol açmaktadır.

Denetim Mekanizması Nerede?

Sağlık Bakanlığı bünyesindeki denetim birimleri ve Hasta Hakları Kurulları çoğu zaman ya geç çalışmakta ya da etkisiz kalmaktadır. Birçok hasta yakını şikâyet etmeye çekinmekte, çünkü sonuç alamayacağını düşünmektedir. Oysa sağlık alanında yapılan her şikâyet, sistemin daha adil, daha şeffaf ve daha insani bir yapıya kavuşması için bir fırsattır. Devletin buradaki rolü yalnızca düzenleyici değil, aynı zamanda güvence sağlayıcı olmalıdır.

Güven İstiyoruz

Biz vatandaşlar olarak hastanelere yalnızca şifa için değil, aynı zamanda güven için gidiyoruz. Yoğun bakım üniteleri, bu güvenin en çok sarsıldığı alanlar haline gelmemeli. Hasta hakları, yalnızca bir yönetmelikte kalmamalı; uygulamaya geçmeli. Herkesin canından kıymetli sevdikleri var. Onların başına ne geldiğini bilmek en doğal hakkımız. Bu şeffaflık sağlanmadıkça, yoğun bakımlar ne yazık ki iyileştirme değil, kuşku üretmeye devam edecektir.

Devletin görevi bu kuşkuları gidermek, sağlık kurumlarını hem ahlaki hem teknik olarak denetlemektir. Aksi takdirde, kapalı kapılar ardında yaşananlar sadece bireyleri değil, toplumsal güveni de kemirmeye devam eder.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.