Hava Durumu

Önüne gelen çiftçi olursa…

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2025 13:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.04.2025 13:40

Türkiye, yüzyıllardır tarım ülkesi olarak anıldı. Bin yıllık bu bereketli topraklar, artık zehirlenmiş bir geleceğe mi mahkûm ediliyor? Sorunun yanıtı ne yazık ki evet. Bugün market raflarında dalında bile olgunlaşmadan toplanmış, kimyasal ilaçlara boğulmuş meyveleri, sebzeleri görüyoruz. Üstelik sadece sofralarımıza değil; doğamıza, derelerimize, topraklarımıza da ölüm yağıyor.

Peki, bunun suçlusu kim? Çiftçimiz mi? Tarım Bakanlığı mı? Yoksa para hırsı uğruna bilinçsizce üretimi teşvik eden sistem mi?

Bu yazıda tüm çıplaklığıyla bu acı gerçeği konuşacağız.

Bir Ülkenin Zehirle Sınavı

Eskiden derelerde balık avlardık, şimdi derenin yanına yaklaşmaya korkar olduk. Tarımda kullanılan bilinçsiz zirai ilaçlar yalnızca ürünü değil; toprağı, suyu, hayvanları ve nihayetinde insanı da öldürüyor.

Bugün Türkiye’de birçok tarım ürününe Avrupa kapıları kapanmış durumda. Çünkü ihraç ettiğimiz ürünlerdeki pestisit (tarım zehiri) oranı yüksek. İhracatımız sekteye uğruyor. İç piyasada ise insanımıza bu zehirli ürünler reva görülüyor.

Bir zamanlar “bereket”in ülkesi olan Anadolu, şimdi “zehirli ürünler”in anavatanı olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Bilinçsiz Tarım: Sadece Toprağı Değil, Geleceği de Zehirliyor

Bir çiftçi düşünün:

Sadece iki hasat alıp daha fazla para kazanmak için; hasat dönemini öne çekmek uğruna, olması gereken dozun 5-10 katı kimyasal kullanıyor.

Bu erkenci ürünler, daha çiçek açarken bile zehirle tanışıyor. İnsan sağlığı, toprak dengesi, çevre felaketi gibi kaygılar umurunda olmadan “bir an önce satmak” istiyor.

Oysa o bilinçsiz kimyasal kullanımı, toprağı birkaç yıl içinde kısırlaştırıyor.

Sonuç: Bugün zehirli ürün, yarın verimsiz arazi.

Bu zincir kırılmazsa, 10-15 yıl içinde Anadolu topraklarında ne doğru dürüst ürün kalacak ne de sağlıklı nesiller.

Bakanlık Nerede?

Asıl üzücü olan, bu vahim tablo karşısında Tarım ve Orman Bakanlığı'nın sessizliği.

Küçük destek paketleri, göstermelik projeler dışında çiftçinin bilinçlendirilmesi için ciddi bir eğitim seferberliği yok.

Çiftçiye "daha az ilaç kullan", "organik üretime geç", "toprağını koru" demekle olmuyor. Uygulamalı eğitim, sertifikasyon ve sürekli kontrol mekanizması kurulmalıydı.

Ama nerde?

Bugün hâlâ "belgesiz çiftçi" tarlalarda çalışıyor.

İlacın ne zaman atılacağını, hangi dozda kullanılacağını bilmeden zehri toprağa boca eden çiftçiye kimse dur demiyor.

Sıvı Gübre ve Organik Tarım Şart

Türkiye için artık klasik tarım anlayışı bitmeli.

Kimyasal gübreleme,

Pestisit çılgınlığı,

Hormonlu erkenci hasat yarışı bir an önce durdurulmalı.

Bunun yerine:

Organik gübreleme,

Sıvı gübreleme teknolojileri,

Toprak koruma bilinci öne çıkarılmalıdır.

Organik üretim hem daha uzun ömürlü bir tarımsal sistem sunar hem de sağlıklı toplumun temelini atar.

Sıvı gübreler ise toprağı kimyasal atıklarla boğmadan bitkiyi destekler.

Kısacası: Zehirle büyüyen değil, toprakla nefes alan bir tarım anlayışı şart!

Çiftçi Eğitimden Geçmeli, Belgesiz Çiftçi Kalmamalı

Artık şunu anlamalıyız:

Eline ilaç kutusunu verip "git sık" denilen her birey çiftçi olamaz!

Tıpkı bir doktorun, bir mühendisin, bir öğretmenin eğitimli olması gibi; çiftçi de eğitimli, belgeli, yetkin olmalı.

Tarım lisesi mezunu,

Zirai danışmanlık alan,

Belgesiz tarlaya çıkmayan,

Doğayı koruma eğitimi almış bir çiftçi modeli şart.

Aksi halde, bugün balığı bitiren zehir; yarın çocuğumuzu da, torunumuzu da bitirir.

Son Söz: Toprağı Zehirleyen, Geleceği Zehirler

Bu savaşın tarafı olmamalıyız.

Bu savaşta taraf olmak; erkenci hasat için doğayı katletmek, daha fazla para için insanı zehirlemek demektir.

Toprağı korumak, geleceği korumaktır.

Unutmayalım:

Toprak bizim değil, biz toprağın emanetçisiyiz.

Eğer şimdi önlem almazsak;

bir gün sofralarımızda ne ekmek olacak, ne de yediğimiz sebze-meyvenin kokusu kalacak.

Ve o gün geldiğinde; bugünün çiftçisi de, bugünün bakanı da, bugünün tüketicisi de hesap vermekten kaçamayacak.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.