Çin, dünyayı sarsacak yeni bir enerji devrimi için kolları sıvadı. Toryum bazlı nükleer reaktörlerini devreye almak için büyük bir hızla çalışıyor.
Üstelik bu teknoloji öyle sıradan bir gelişme değil. Toryum reaktörleri, geleneksel uranyum bazlı reaktörlere göre çok daha güvenli, daha verimli ve atık sorunu çok daha az olan bir çözüm sunuyor.
Daha da ilginci, bu reaktörlerin 20 bin yıl boyunca enerji üretebileceği ifade ediliyor.
Çin, bu projeyi sadece enerji üretimi için değil, ekonomik ve jeopolitik üstünlük kurmak için de kullanıyor. Yani burada sadece bir mühendislik başarısından değil, küresel güç dengelerini değiştirecek bir hamleden bahsediyoruz.
Peki Türkiye bu konuda ne yapıyor? İşin en acı tarafı, Türkiye’nin dünyanın en büyük Toryum rezervlerinden birine sahip olmasına rağmen bu alanda hiçbir ciddi adım atmaması!
Özellikle Erzurum’un Tortum bölgesinde ciddi toryum yatakları bulunduğu biliniyor. Ancak yıllardır bu madenler ya değerlendirilmedi ya da projeler çeşitli bahanelerle rafa kaldırıldı.
Toryum: Türkiye’nin Kullanamadığı Mucize Kaynak
Toryum, aslında nükleer enerji üretiminde kullanılabilecek en ideal malzemelerden biri. Ancak Türkiye, yıllardır bu kaynağı değerlendirmekte geri kalıyor. Bunun sebepleri ne olabilir?
1. Sistematik Engellemeler: Türkiye’nin nükleer güç olması istenmiyor. Nükleer enerjiye sahip ülkeler kulübü, yeni oyuncuları oyuna dahil etmek istemediğinden, Türkiye’nin bu tür projelerde ilerlemesini engelleyen bir uluslararası sistem var.
2. Öldürülen Mühendisler: Geçmişte, Türkiye’de nükleer enerji üzerine çalışan birçok bilim insanının hayatını kaybettiği biliniyor. Rahmetli mühendislerimizin çalışmaları hep yarım kaldı. Nükleer ve savunma sanayii projelerinde yer alan beyinlerin nasıl birer birer hedef alındığını hepimiz gördük. Çin’de böyle bir sorun yaşanmıyor ama Türkiye’de her kritik projede "esrarengiz kazalar" yaşanıyor.
3. Yatırım Eksikliği: Türkiye, enerji bağımsızlığını sağlamak için yeterince büyük yatırımlar yapmıyor. Hükümetler genellikle kısa vadeli projelere yönelirken, uzun vadeli nükleer enerji projeleri ya rafa kaldırılıyor ya da bürokratik engellere takılıyor. Oysa Çin, onlarca yıl sonrasını planlayarak hareket ediyor.
4. Dış Bağımlılık Politikası: Türkiye’de enerji politikaları uzun yıllardır doğal gaz ve kömür ithalatına bağımlı şekilde yürütülüyor. Oysa Toryum gibi bir enerji kaynağı, Türkiye’yi tam bağımsız bir enerji ülkesi yapabilir. Ancak bu bağımsızlık, uluslararası enerji tekellerinin işine gelmiyor.
Çin Uçak Düşürmüyor, Mühendisleri Hayatta!
Çin, teknoloji alanında ilerlerken mühendislerini koruyabiliyor, projelerini kesintisiz devam ettirebiliyor. Türkiye’de ise kritik alanlarda çalışan bilim insanları sürekli olarak engelleniyor. Bunun en bariz örneğini savunma sanayii projelerinde yaşadık. ASELSAN mühendislerinin peş peşe "şüpheli ölümleri" hâlâ hafızalarda. Bu durum, Türkiye’de bağımsız teknoloji üretimini ve nükleer çalışmaları bilinçli olarak engelleyen bir yapı olduğunu gösteriyor.
Türkiye Ne Yapmalı?
Türkiye, Toryum rezervlerini en kısa sürede değerlendirmeye başlamalıdır. Eğer Çin 20 bin yıl enerji üretecek bir sistem kurabiliyorsa, Türkiye de kendi kaynaklarını kullanarak enerji bağımsızlığını sağlayabilir. Bunun için:
Çin’in Toryum reaktörlerini devreye alması, dünya enerji dengelerini değiştirecek bir gelişmedir. Türkiye ise elindeki büyük rezervlere rağmen bu konuda neredeyse hiçbir şey yapmamaktadır. Eğer Türkiye, enerji bağımsızlığını gerçekten istiyorsa, Tortum madenlerini ve diğer Toryum rezervlerini derhal değerlendirmeye başlamalıdır. Aksi takdirde, dışa bağımlı bir enerji politikasıyla hep geriden gelmeye mahkûm oluruz.
Toryum madenini keşfeden Profesör (Engin Arık) Hocamızı Rahmetle Anıyoruz.