Gıda güvenliği çoğu zaman tarım politikalarının ya da merkezi yönetimlerin konusu gibi ele alınır.
Oysa son yıllarda yaşanan küresel krizler, salgınlar ve savaşlar açıkça gösterdi ki gıda güvenliği artık şehirlerin doğrudan sorumluluk alanıdır.
Çünkü gıdaya erişim meselesi, en önce şehirlerde hissedilir.
Bugün büyük kentlerin en kırılgan noktalarından biri, gıdaya olan yüksek dış bağımlılıktır. Şehirler büyüdükçe üretim alanları uzaklaşmakta, tedarik zincirleri uzamakta ve en küçük aksaklık bile raflara zam, pazarlara yokluk olarak yansımaktadır. Bu tablo, gıda güvenliğinin yalnızca üretim değil, aynı zamanda planlama ve yönetim meselesi olduğunu ortaya koymaktadır.
Şehirlerde gıda güvenliği; neyin, nerede, ne kadar üretileceğini bilmekle başlar. Bu da tarımın veriyle, teknolojiyle ve stratejiyle ele alınmasını gerektirir.
Toprak verimlilik analizleri, iklim verileri, lojistik kapasite ve nüfus yoğunluğu birlikte değerlendirilmeden yapılan her plan eksik kalır. Gıda güvenliği, rastlantılara bırakılacak bir alan değildir.
Bu noktada Tarım 4.0 yaklaşımı şehirler için önemli bir imkân sunmaktadır. Akıllı sensörler, izlenebilir üretim modelleri ve dijital planlama araçları sayesinde tarım; şehir ölçeğinde yönetilebilir hâle gelmektedir. Dikey tarım uygulamaları, kent içi mikro üretim alanları ve çevre ilçelerle kurulan planlı üretim ilişkileri, şehirlerin gıda direncini artıran unsurlardır.
Gıda güvenliği sadece üretimle de sınırlı değildir.
Depolama, soğuk zincir, dağıtım ve kriz anlarında devreye girecek yerel rezervler, şehir yönetimlerinin göz ardı etmemesi gereken başlıklardır.
Bugün güçlü şehirler, yalnızca tüketen değil; en azından temel gıdada kendini güvence altına alabilen şehirlerdir.
Burada mesele, her ürünü şehir içinde üretmek değildir.
Asıl mesele; hangi ürünün stratejik olduğu, hangisinin kriz anlarında hayati önem taşıdığı ve hangi üretim modelinin şehir için sürdürülebilir olduğunun bilinmesidir. Gıda güvenliği, sosyal yardım başlığı altında ele alınamayacak kadar ciddi bir konudur; doğrudan şehir güvenliğinin parçasıdır.
SONUÇ;
Gıda güvenliği olmayan bir şehir, ne kadar modern görünürse görünsün kırılgandır.
Bugünün belediyeciliği yalnızca yol, bina ve altyapı yapmakla ölçülemez. Asıl başarı; krizlere hazırlıklı, kendi kendine yetebilen ve yarını bugünden planlayabilen şehirler inşa edebilmektir.
Şehirlerde gıda güvenliği, artık bir tercih değil; zorunluluktur.