Son zamanlarda gördüklerim, duyduklarım, yaşadıklarım ve araştırmalarım bana keyif vermiyor. Öyle bir zaman dilimindeyiz ki inanamıyorum... Nasıl geldik buraya, kim getirdi, niye bu kadar sinirliyiz veya bir şeyleri saklamak için niye bu kadar efor sarf eder olduk?
Bilmiyorum, hiç anlamıyorum. Hem de hiç.
Zavallı gözlerim gördüklerim karşısında şaşkınım. Gözlerimi kapatıyorum. Bu kez karanlık hoşuma gitmiyor. Gözlerimi açtığımda ise şahit olduklarım beni mutsuz kılıyor. ‘Ne yapacağım?’ diye elimi kafama koyup, derin düşüncelere dalıyorum. Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor. Gözümden vazgeçiyorum...
Çınlayan kulaklarım… Bu kez dikkatimi kulaklarıma veriyorum. İnsanların söyledikleri keyif vermiyor. O zaman kulaklarımı kapatıyorum. Hiçbir şey duymamak moralimi bozuyor. Fazla dayanamayıp yine açıyorum kulaklarımı. İnsanların mutsuzluğu, içinden çıkılmaz hale gelen ekonomileri, dövizin füze gibi fırlayıp ardından paraşütle kendini bırakması. KOBİ’lerin döviz borcu nedeniyle patinaj çekmesi, iflas eden fabrikaların durumu, işsiz kalan işçilerin çaresizliği ve söylemleri kulaklarımı tırmalıyor. Bu kez kulaklarımdan vazgeçiyorum..
Yönümü siyasete dönüyorum. Çünkü hem gözlerimin hem kulaklarımın çektiği sıkıntıları sonlandıracak tek merci siyaset. Liderleri izliyorum. Kavga ediyorlar. Çıkıp projelerini anlatmaları ve de Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlarına çözüm için bir masanın etrafında oturup alçak sesle konuşup çözüm üretmeleri gerekirken bir kaşık suda fırtınalar koparıyorlar…
Sonra dönüp, ‘Siyasette bunlar gayet doğal’ deyip kendi kendimi teselli ediyorum.
Oturup araştırma yapmaya başlıyorum. Yaptığım araştırmaya göre geleceğimiz keyifli. Dünyada sanayi üretiminde Kayseri olarak mobilya sektöründe lider olmamız bana keyif veriyor. Kayseri ürünlerinin tüm dünya da kalitesi ile boy göstermesi moralimi yükseltiyor. Genç nüfusumuzun iyi eğitebileceğini düşünmek beni heyecanlandırıyor. Doğal kaynaklarımız dünyanın geleceğinde bizi güçlü kılıyor…
Geçtiğimiz günlerde Almanya’da yıllarca kalmış, mühendislik tahsilini bu ülkede yapan Feyza Gurbet Hanım’la uzun uzun sohbet ettik. Kızının üniversite tahsili için Kayseri’ye gelen Feyza Hanım,Kayseri’yi çok beğendiğini, şehir planının çok güzel olduğunu, Türkiye’nin en güzel nazım planına sahip Kayseri’de yaşayanların çok şanslı olduğunu söyledi. Feyza Hanım’da şunu gördüm; çok pozitif bir yapıya sahip… Sanki mimar değil bir psikiyatrist le konuşuyorum gibi geldi bana. Biraz olsun konuşmaları beni mutlu etti. Bizim böyle insanlara ihtiyacımız var. Keşke siyasetçilerimizle de konuşsa, inanın ki cebelleşmeyi bırakıp anlaşma yoluna gireceklerinden eminim…