Hava Durumu

Ağgül seni camekanda görmüşler!

Yazının Giriş Tarihi: 25.11.2021 01:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.11.2021 01:22

Köyün en zengini Mürsel ağanın kızıymış, Ağgül!

Kara kaş, kara göz, ince bel, uzun boy derken, dehşet güzelmiş!

Salına salına yürüyüşü ile yürekleri yakarmış!

***

Tüm bekarların içi gitsede, yavuklusu Mustafa’nın hatırına kimse yan gözle bakmazmış Ağgül’e.

Herkes sever sayarmış, köyün en yoksulu yetim Mustafa’yı!

Babası öldükten sonra evin bütün sorumluluğunu yüklenmiş, anasını ele güne muhtaç bırakmamış, alnının teriyle geçimini sağlarken zorlansa da yakınmıyor, güzeller güzeli Ağgül’üne kavuşacağı günün hayalini kuruyormuş.

Hayalperest Mustafa!”

***

Kavuşursa dert tasa kalmayacak da gel gör ki, Ağgül’ün babası taş koyuyor bu aşka!

"O ilkin aç karnını doyursun" diyormuş.

Baba bunları derken Ağgül’ün kafa aşktan bi milyon,"Bir Mustafa, bir lokma bir hırka bir de döşek olsun yeter!" diyor başka bir şey istemem diyormuş!”

Babası da servet düşkünüymüş Ağgül’ün.

"Eskiden bizim köyde Şefket’giller vardı şehire gitti zengin oldular” Benim kızıma ancak onun oğlu layık" diyormuş.

Olacaklardan endişelenen fakir ama gururlu Mustafa, Ağgül ile her buluşmasında "Yarın kaçıp gidelim buradan" diye kavilleşip ama bir türlü beceremiyormuş kızı kaçırmayı!

***

Günler böyle akıp giderken!

Bir gün yine bizim aslan Mustafa, her zamanki buluşma yerine gitmiş, beklemiş ama Ağgülilk kez gelmemiş buluşmaya!

Yorgunluktan uyuya kalmış ve karışık kuruşuk rüyalar görmüş uykusunda.

Uyandığında gördüklerine bir anlam veremeyince kahveye gidip gördüğü rüyayı çocukluk arkadaşı Zamir’e anlatmış!

Zamir de demiş ki, Mustafam!

"Seninkinin akşam sözünü kesmişler şehirli bir zenginin oğluna vermiş, lokum bile dağıtmışlar; elini çabuk tut kızı kaçır, yoksa havanı alırsın" demiş!!!

***

Yüreği ateş harmanına dönmüş Mustafa'nın, bekle bekle akşamı zor etmiş.

Akşam olunca hemen koşmuş buluşma yerine belki gelir diye beklemeye başlamış Ağgül’ünü.

Gelse kaçıracak bu defa!

Akşam olmuş yok, sabah olmuş yok, günlerce ayrılamamış belki gelir diye buluşma yerinden.

Sonra çaresizlikten ayrılmış oradan "Daha kaç gün oldu kavilleşeli ne çabuk döndün sözünden" diye ayaklarını sürüye sürüye mırıldana mırıldana dönmüş evine.

Günler geçtikçe umudu azalsa da "Bensiz olamaz gelir elbet bir gün" diye de hayal kuruyormuş içinden.

Derken Ağgül’ün düğün günü gelip çatımış.

***

Düğün de ne düğün! Her iki ailenin şanına uygun,davullar çifter, zurnalar çifter, kurbanlar çifter, kaynayan kazanlar çifter çifter…

Düğün üç gün üç gece sürmüş.

Kızı zamanında kaçırmayan tedbirsiz Mustafa’nın yüreği düğünü izlemeye dayanamadığı için mecburen köyden uzaklaşmış ve düğün bitince geri dönmüş.

Döndüğünde ne görsün! Ağgül’ü bindirdikleri süslü püslü araba düşmüş, yola önde davul zurna gidiyor, Mustafa’nın gönlünün efendisi…

***

Bunu gören ihmalkar Mustafa, köyün en yüksek tepesine tırmanıp düğün alayını gözden kaybolana dek izlemiş ve...

"Ben Ağgül’süz nasıl ederim inşallah bir gün döner gelir bana" deyip kendini teselli etmeye çalışmış!

Da! iş işten geçmiş artıkın…

Arada şehre inen köylülerin yolu Ağgül’ün yaşadığı konağın önünden geçtikçe Ağgül'ü yüzünü cama dayamış dalgın dalgın düşünürken görür ve söylerlermiş köye döndüklerinde ve Mustafa’yı biraz da bilerek üzerlermiş, hatasını anlasın diye!

Yetmemiş, köyde de ki herkes tavır koymuş Mustafa’ya…

Herkes çok kızgınmış gül gibi kızı kaptırmasına, vakit varken kaçırıp muradına erememesine,

Akranları “şu Mustafa kızı seviyor alacak diye ses çıkarmadık; böyle olacağını bilseydik biz talip olur kaptırmazdık fıstık gibi kızı şehirliye” diye yüksek sesle söylenmeye başlayınca…

Dayanamamış ve terk etmiş köyünü kaçmış gitmiş kaybolmuş gözden ve ardında o türkü kalmış dillerde…

Ağgül seni camekanda görmüşler! diye.

Ama iş işten geçmiş bu saatten sonra ne desen nafile.

Onlar erememiş muratlarına, kimse de çıkamamış kiremitlerine(!)

Ve bu yazı da burada bitmiiiş!

Bitti.

***

Yazı bitti de!

Daha ne dememi bekliyorsunuz?

Kapatın linki, ya da çevirin sayfayı başka şeyler okuyun!

Haaaa döviz konusu!

Siz dövizle kurla ilgili güncel durumlar ile ilgili Yücel bir şey yazar diye bekliyorsunuz!!!

O konular için artık çok geç... Ben daha önce defalarca yazdım, hatta eşofmanlı Şevket hoca gibi anlatmanın her yolunu bile denedim. Komikte yazdım, duygusal da yazdım, ciddi de yazdım!

Bu saatten sonra oturun evinizde. Varsa yiyin yoksa şükredin. Borçlanmamaya gayret edin, moralinizi diri tutun. Hükümeti ve ekonomiden sorumluları, eleştirmeyin.

Boşuna kendinizi tüketmeyin, hatalı olduklarını kesinlikle kabul de ettiremezsiniz; eleştirirseniz üstüne hem laf yersiniz hatta suçlu bile çıkarsınız, bırakın akışına kaderimiz deyin…!

Geçti o az üretip çok tüketip, laylaylom yaşadığımız lale devri.

Özelleştirilecek banka, Tekel, Telekom vs de kalmadı bildiğim kadar!

13'se 13, 15'se 15 olmadı himalayalara kadar yolu var!

***

Yüreğiniz de yetmiyorsa geçmeyin döviz bürolarının önünden, yazmayın Google'a USD’ye ne oldu diye…

Tedbiri baştan alsaydık neyse de, iş işten yeni değil inanın çoktan, hatta en az dört beş yıl önceden geçti, yeni olan iş değil!

Böyle olacağı ayan beyan belliydi! Daha önce çok konuştuk, konferanslar düzenledik, hatırlayın Mart 2018'deki Ramazan Kurtoğlu hocayı Türk Ocağı'mızda misafir ettiğimiz sohbetimizde, adam ne dediyse çıktı!

Boş verin artık olan oldu, Vatan sağolsun.

Girin Youtube’a açın türküler kısmını.. Yazın arama çubuğuna, sizde kederli kederli dinleyin ve siz de bir yandan eşlik edin o manidar nağmelere…

Ağgül seni camekanda görmüşler.

Siyah saçın sırmayınan örmüşler.

Rüyalarda seni bana vermişler.

Beni böyle yakar, kor gider misin?

Evvel sevip, sonra terk eder misin?

Gül eğlen eğlen, yar eğlen eğlen…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.