Son dönemde, İsrail'in Türkiye'ye yönelik tutumları ve bazı açıklamaları, Türkiye kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. İsrail'in, Türkiye'ye gözdağı verircesine Irak ve Saddam Hüseyin örneğini gündeme getirmesi, ülkemizde ciddi tepkilere neden oldu.
Bu bağlamda, Türkiye ve İsrail arasındaki tarihi gerilimleri, mevcut durumu ve geleceğe yönelik beklentileri değerlendirmek önemlidir.
Tarihsel Perspektif
Türkiye ve İsrail ilişkileri, 1949 yılında Türkiye'nin İsrail'i tanımasıyla başladı. Ancak, yıllar içinde bu ilişkiler dalgalanmalar gösterdi. İsrail'in Filistin politikaları, özellikle Gazze'ye yönelik askeri operasyonları ve Doğu Kudüs'teki yerleşim politikaları, Türkiye ile olan ilişkilerinde sürekli bir gerilim kaynağı olmuştur.
Bu gerilim, Mavi Marmara olayı ile zirveye ulaşmış ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler kopma noktasına gelmiştir.
Irak ve Saddam Hüseyin Örneği
İsrail'in, Türkiye'yi gözdağı verircesine Irak ve Saddam Hüseyin örneğini gündeme getirmesi, tarihsel ve siyasi açıdan büyük bir yanılgıdır. Irak, Saddam Hüseyin döneminde bölgesel güç olmaya çalışmış ancak uluslararası izolasyon ve savaşlarla yıpranmıştır.
Türkiye ise, tarihi boyunca bağımsız ve güçlü bir devlet olarak varlığını sürdürmüştür. Türkiye'nin stratejik konumu, ekonomik gücü ve askeri kapasitesi, İsrail'in yaptığı bu benzetmenin ne kadar hatalı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Türkiye'nin Gücü ve Bağımsızlığı
Türkiye, dünya sahnesinde bağımsız ve güçlü bir aktör olarak yerini korumaktadır. Ekonomik ve askeri alanda yapılan yatırımlar, Türkiye'nin bölgesel ve küresel düzeydeki etkinliğini artırmıştır.
Savunma sanayiinde yerli ve milli projelerin hayata geçirilmesi, Türkiye'nin askeri kapasitesini büyük ölçüde güçlendirmiştir. SİHA'lar, tanklar ve diğer askeri araçlar, Türkiye'nin savunma sanayiindeki başarısının göstergeleridir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Yönelik Eleştiriler
İç politikada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştiriler, Türkiye'nin demokratik yapısının bir parçasıdır.
Muhalefetin eleştirileri, demokrasinin sağlıklı işlemesi için gereklidir ve bu eleştiriler, Türkiye'nin iç işleyişine müdahale anlamına gelmez. Ancak, İsrail gibi dış aktörlerin Türkiye'nin iç siyasetini eleştirmesi, kabul edilemez bir durumdur.
İsrail, kendi iç meseleleriyle uğraşmalı ve Türkiye'ye demokrasi dersi vermekten kaçınmalıdır.
İsrail'in Terör Politikaları
İsrail'in Filistin'e yönelik politikaları, uluslararası toplumda geniş çapta eleştirilmektedir. Filistin topraklarında yapılan yerleşim yerleri, Gazze'ye uygulanan abluka ve askeri operasyonlar, İsrail'in terör politikalarının örnekleridir.
Bu bağlamda, İsrail'in, Türkiye gibi bir ülkeye demokrasi dersi vermeye çalışması, büyük bir çelişkidir. İsrail, kendi evinin önünü süpürmeden başkalarına ders vermemelidir.
Türkiye, bağımsız ve güçlü bir devlettir ve dış aktörlerin gözdağına boyun eğmeyecektir. İsrail'in yaptığı hatalı benzetmeler ve tehditkar söylemler, Türkiye'nin kararlılığını daha da artırmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik iç eleştiriler, Türkiye'nin demokratik yapısının bir göstergesidir ve dış müdahalelere kapalıdır. Türkiye, kendi gücü ve bağımsızlığı ile bölgesel ve küresel düzeydeki etkinliğini sürdürecektir. İsrail ise, kendi iç sorunlarına odaklanmalı ve Türkiye'ye yönelik tehditkar söylemlerden kaçınmalıdır.