Cumhuriyet ve demokrasi yoklukla, yoksullukla, ölümle sınanan bir halkın, küllerinden doğuşunun en büyük simgelerindendir. Önemi, kıymeti büyüktür. Zor günlerden geçerken özellikle bu iki kelimenin önemine bir kez daha vurgu yapmak, unuttuklarımız hatırlamak, bildiklerimizi pekiştirmek, yanlış bildiklerimizi doğruyla değiştirmek şart.
Neden mi?
Çünkü cumhuriyet, halkın egemenliğini kendi elinde bulundurduğu ve bunu, asından seçtiği milletvekili aracıyla kullandığı bir devlet şeklidir özgürlük ve eşitlik, rejimin temelini oluşturur.
Demokrasi ise bu topraklarda yaşayan vatandaşların, devlet politikasını şekillendirme de eşit haklara sahip olması anlamına gelmektedir.

Aklımıza gelebilecek her türlü farklılığı, zıtlığı; çeşitlilik, zenginlik, renklilik, en büyük kültürel miras olarak benimseyen anlayıştır.
Çok uluslu, çok dilli, çok kültürlü devletler için en uygun yönetim şeklidir. Aynı coğrafyayı vatan belleyenlerin, hikâyeleri iç içe geçenlerin, etle tırnak olanların birbirine saygı duyarak geliştirdikleri en hayati süreçtir. Can damarıdır. Atan kalp, çalışan beyindir.
Cumhuriyet rejimi ve demokrasisi, hukukun sağlıklı işleyebilmesi; örgütü topluma dönüşebilmemizin de olmazsa olmazıdır. Çocukların, ağız dolusu kahkahalar atabilmesidir. Büyüklerin şekillendirdiği bir dünyada, daha yüzeysel yaralar alarak yaşayabilmelerinin tek yoludur.