Hava Durumu

Hiç olmazsa gönül alıcı bir söz söyle

Yazının Giriş Tarihi: 25.02.2022 10:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.02.2022 10:09

Bu Cuma günü sizlere Kur’ân-ı Kerim’in 17. Sûresi olan İsra Sûresi'nin 21 ila 28. ayetlerinin mealini aktaracağım. 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

21. Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.

22. Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın.

23. Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.

24. Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!’ diyerek dua et.

25. Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız şunu bilin ki; Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.

26. Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

27. Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.

28. Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.

Müfessirler 21. âyette, 20. âyet, gerek dünya gerekse ahiret nimetleri bakımından Allah’ın lütfunun sınırsızlığını ifade etmekte; servet, mevki, sağlık ve yaşayış güzelliği bakımından insanlar arasındaki farkların, ilâhî takdirin bir gereği olduğunu, binaenaleyh bu dünyada mutlak eşitliğin imkânsızlığını ortaya koymaktadır.

Bunun yanında, 21. âyetten anlıyoruz ki; ahirette de insanlar eşit durumda olmayacaklar, aksine, insanların dünyada yapmış oldukları işlere göre ahirette derece farkları daha da büyük olacaktır. Ancak, 18. âyetten de anlaşılacağı üzere, para ve mevki gibi dünyevî imkânlar, Allah nezdinde mutlak bir değer ifade etmediği için, dünya hayatını sırf bunların peşinde koşarak geçirenler, ahirette üstün derecelere ulaşmak hakkını kaybetmiş olacaklardır.

28. âyette, Rivayete göre Bilâl, Suheyb, Sâlim, Mehca’ ve Habbab gibi yoksul sahâbîler, Hz. Peygamber’in yardımı ile geçinirlerdi. Resûlullah (s.a.), onlara verilecek bir şeyleri olmadığı zaman, mahcubiyetinden ötürü söyleyecek bir söz bulamaz, yüzünü başka tarafa çevirir, fakat onların ihtiyaçlarını gidermek için Cenab-ı Hakk’ın kendisine imkân vermesini dilerdi. İşte bu âyet-i kerime de Resûlullah’a bu gibi insanlara bir şeyler veremeyecek bile olsa, hiç olmazsa ‘Allah, bize de, size de bol rızık versin’, ‘Allah sizleri mesut ve müreffeh kılsın’ gibi sözlerle onların gönüllerini alması gerektiği hatırlatılmaktadır.

Ya Rabbi! Hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda, sıkıntıda olanlara da ferahlık ver Ya Rabbi.

Ya Rabbi! Sana açılan elleri, sana yönelen gönülleri, sana yalvaran dilleri boş çevirme Ya Rabbi.

Cuma’nın rahmeti ve bereketi hepimizin üzerinde olsun inşallah.

Selam ve dua ile...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.