Hava Durumu

Gençlerin yaşamak istediği bir Türkiye

Yazının Giriş Tarihi: 22.03.2023 10:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.03.2023 10:32

Bugün Türk Milleti’nin Ergenekon’dan çıkışının 4659’uncu yılını büyük bir umutla kutluyoruz...

Bundan yaklaşık 5000 yıl önce atalarımız demir dağı eritip, dünyaya yeniden açılırken bugün torunları olarak bizler de adeta demir dağları eriterek, Türk Milleti’nin içine yuvarlandığı yoksulluk ve 3’üncü dünya ülkeleriyle bir olarak görülme batağından kurtuluşuna her geçen gün bir adım daha yaklaşıyoruz...

Biliyorsunuz Nevruz sadece Türkistan’da ya da Anadolu’da değil, Kafkasya’da, Kırım’da, Rumeli - Balkanlar’da ve Orta Doğu’da herkes tarafından kutlanılan büyük bir dönüşümün başlangıcı. Esarete ve zulme karşı dik duruşun; bağımsızlığın ve yeniden var oluşun sembolü...

Bu nedenle 2023 Nevruz Bayramımızın da Türkiye’nin yeniden dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yerini alması için bir vesile olacağına inanıyorum...

Bugün ülkemizin pek çok sorunu var.

Ekonomiden adalete, dış politikadan millî güvenliğe kadar ne yana baksanız yılların ihmali ve birikimiyle oluşmuş bir sorunlar yumağını görüyoruz ne yazık ki...

Mafya ve türevlerinin aflarla serbest kalıp kutsandığı bir ortamda adaletten bahsetmek mümkün müdür?

Ya da her yıl yapılan değişikliklerle yaz-boz tahtasına dönen eğitim sisteminde 21 yılın sonunda hüsran yaşandığını görmek içimizi acıtmıyor mu?

Ekonomide neredeyse kişi başına millî gelirin 13 bin Dolar’a dayandığı Ali Babacanlı günlerden 8 bin küsur dolarlara düşüş, hepimizin belini bükmedi mi?

Yanlış ekonomi politikalarıyla sanayi üretimi yerine inşaata dayalı büyüme modelinin bir yerde patlayacağı belli değil miydi? Dünyanın neresinde görülmüş ki sadece beton blok yapılarak ülkenin kalkındığı?

Ancak kısa vadeli olarak piyasayı hareketlendirmek için uygulanabilecek olan inşaat sektörünü öne çıkarma argümanının ülkenin temel kalkınma felsefesi haline getirilip Türkiye’nin bütün kaynaklarının betona gömülmesinin neticesini şu son Kahramanmaraş Depremi ardından resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde vatandaşımızın canından olması pahasına daha öğrenmedik mi?

* * *

Diğer yandan GSM operatörlerine göre deprem sonrası 300 bin telefonun sustuğuna dair bir haber var. Eğer bu doğruysa minimum 300 bin can kaybımız var demektir o da sadece telefon aboneleri arasından... Bir de telefon kullanamayan çocuklar ve telefon aboneliği olmayan vatandaşlarımız var...

Bu konuda gerçek vefat rakamlarının da bir an önce açıklanması gerekmektedir. Ve dahası, istatistiki olarak deprem anında vefat edenlerle, depremden sonra DONARAK ölen vatandaşlarımızın da sayılarının ayrılması bu saatten sonra şart olmuştur!

Ancak bu şekilde adaletin, huzurun, doğrudan demokrasinin, basın özgürlüğünün, ekonomik refahın ve güvenliğinden emin olan bir Türkiye’yi yeniden inşa edebiliriz.

Burada DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan’ın dün İzmir İktisat Kongresi’nde söylediği, “Sayın Cumhurbaşkanımıza, yemin töreninden sonra yapacağı ilk konuşmasında ‘Ey basın mensupları, köşe yazarları, düşünürlerimiz, yazarlarımız çizerlerimiz, derin bir nefes alın, artık özgürsünüz; hakimlere ve savcılara da, ‘Artık rahat olun. Anayasaya, yasalara bakın. Vicdanlarınızın sesini dinleyin, kararlarınızı alın’ diye konuşmasını tavsiye ediyorum” sözü çok önemlidir. Çünkü ancak bu şekilde gençlerimizin yaşamak için Batı ülkelerine kaçmayacağı, yaşanmak ve yaşatılmak istenen bir Türkiye’yi yeniden inşa edebiliriz...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.