BİTKİDEN’den açıkta satılan bitkilerde ağır metal, pestisit ve yanlış karışım riski uyarısı
BİTKİDEN’den açıkta satılan bitkilerde ağır metal, pestisit ve yanlış karışım riski uyarısı
Havaların soğumasıyla birlikte pek çok kişi bağışıklığını desteklemek, rahatlamak ve keyif için bitki ve meyve çaylarına yönelirken uzmanlar uyarıyor: “güvenilir kaynaklardan, doğru çeşitlerin alınması önemli”. Özellikle ıhlamur, adaçayı, kuşburnu ve ekinezya gibi bitkiler, geleneksel olarak kış ritüellerinin vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Bitki çayı tüketiminde gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, güvenilir satış noktalarından, bilinen markaların ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Haber Giriş Tarihi: 09.12.2025 16:41
Haber Güncellenme Tarihi: 09.12.2025 16:41
Kaynak:
İGFA
İSTANBUL (İGFA) - Açıkta veya kontrolsüz koşullarda satılan bitkilerin sağlık açısından risk oluşturabileceğine dikkat çeken BİTKİDEN Yönetim Kurulu BaşkanıEbru Akdağ, bitki çaylarının güvenilir kaynaklardan temin edilmesi gerektiğini belirtiyor. Akdağ ayrıca, birbiriyle etkileşimi sağlık riski yaratmayacak karışımlar için eczacıların yönlendirmesiyle piyasaya sürülen markalı paketli çayların tercih edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
“Açıkta ve ambalajsız satılan ürünlerde risk gözle görünmese de çok yüksektir”
Bitki ve meyve çayı tüketiminde en önemli konunun gıda güvenliği olduğuna dikkat çeken BİTKİDEN Yönetim Kurulu BaşkanıEbru Akdağ, “Bir bitkinin doğal olması, onun güvenli veya sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Üretimden paketlemeye kadar geçen süreç; izlenebilir, kontrollü ve standartlara uygun değilse tüketici için risk doğurabilir. Özellikle açıkta ya da ambalajsız satılan ürünlerde ne kadar süredir bekletildiği, hangi koşullarda saklandığı, içine farklı türlerin karışıp karışmadığı ya da pestisit, ağır metal veya toksin içerip içermediği bilinmez. Bu belirsizlik de tüketim sırasında sağlık açısından ciddi sorunlara yol açar. Bu nedenle tüketicilerin, üretim koşulları şeffaf, analiz süreçleri tamamlanmış ve hijyen standartlarına uygun olarak hazırlanan güvenilir ve bilinen markaların poşet çaylarını tercih etmesi büyük önem taşıyor”diye konuştu.
“Bitki çayında asıl mesele doğallık değil, doz ve etkileşimdir”
Bitki çaylarının “doğal” olduğu için sınırsız tüketilebileceğine yönelik yaygın kanının doğru olmadığını vurgulayan Akdağ, Paracelsus’un temel ilkesini hatırlatıyor: “Her şey zehirdir; zehir olmayan şey yoktur. Zehir ile ilacı ayıran yalnızca dozdur.” Suyun bile aşırı tüketildiğinde zarar verebildiğini belirten Akdağ, bitki çaylarında bu hassasiyetin çok daha kritik olduğuna dikkat çekiyor. “Bitkiler, ilaçların etken maddelerinin birçoğunun kaynağıdır; dolayısıyla bitki çayları da farmakolojik etki barındırır. Bu nedenle önerilen tüketim miktarı günde 3–5 kupa ile sınırlıdır” diyor.
Karışım hazırlamak riskli: Etkileşimler ciddi sonuçlar doğurabilir
Akdağ’a göre, bitki çaylarında yalnızca miktar değil, hangi bitkinin hangi bitkiyle birleştirildiği de büyük önem taşıyor. Kendi kendine karışım hazırlamanın veya içeriği belirsiz, açıkta satılan ürünleri tüketmenin ciddi risk oluşturduğunu söyleyen Akdağ, “Bitkiler birbirleriyle ya da kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilir. Özellikle kalp, tansiyon, diyabet, tiroit gibi kronik hastalığı olan kişilerde bu etkileşimler ciddi sonuçlar doğurabilir” uyarısında bulunuyor. Bu nedenle güvenilir markaların, eczacılar ve uzmanlar tarafından formüle edilen ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Akdağ, “Rastgele hazırlanmış karışımlardan uzak durmak hem güvenlik hem sağlık açısından hayati önemdedir” diyor. Özellikle kış aylarında bilinmeyen içeriklere sahip karışımların tüketiminden kaçınılması gerektiğini söyleyen Akdağ, “Bir bitki tek başına faydalı olabilir ancak yanlış kombinasyon, yanlış doz veya kişinin sağlık durumuyla uyumsuzluk risk yaratır” ifadeleriyle tüketicileri dikkatli olmaya çağırıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİTKİDEN’den açıkta satılan bitkilerde ağır metal, pestisit ve yanlış karışım riski uyarısı
Havaların soğumasıyla birlikte pek çok kişi bağışıklığını desteklemek, rahatlamak ve keyif için bitki ve meyve çaylarına yönelirken uzmanlar uyarıyor: “güvenilir kaynaklardan, doğru çeşitlerin alınması önemli”. Özellikle ıhlamur, adaçayı, kuşburnu ve ekinezya gibi bitkiler, geleneksel olarak kış ritüellerinin vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Bitki çayı tüketiminde gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, güvenilir satış noktalarından, bilinen markaların ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor.
İSTANBUL (İGFA) - Açıkta veya kontrolsüz koşullarda satılan bitkilerin sağlık açısından risk oluşturabileceğine dikkat çeken BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, bitki çaylarının güvenilir kaynaklardan temin edilmesi gerektiğini belirtiyor. Akdağ ayrıca, birbiriyle etkileşimi sağlık riski yaratmayacak karışımlar için eczacıların yönlendirmesiyle piyasaya sürülen markalı paketli çayların tercih edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
“Açıkta ve ambalajsız satılan ürünlerde risk gözle görünmese de çok yüksektir”
Bitki ve meyve çayı tüketiminde en önemli konunun gıda güvenliği olduğuna dikkat çeken BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, “Bir bitkinin doğal olması, onun güvenli veya sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Üretimden paketlemeye kadar geçen süreç; izlenebilir, kontrollü ve standartlara uygun değilse tüketici için risk doğurabilir. Özellikle açıkta ya da ambalajsız satılan ürünlerde ne kadar süredir bekletildiği, hangi koşullarda saklandığı, içine farklı türlerin karışıp karışmadığı ya da pestisit, ağır metal veya toksin içerip içermediği bilinmez. Bu belirsizlik de tüketim sırasında sağlık açısından ciddi sorunlara yol açar. Bu nedenle tüketicilerin, üretim koşulları şeffaf, analiz süreçleri tamamlanmış ve hijyen standartlarına uygun olarak hazırlanan güvenilir ve bilinen markaların poşet çaylarını tercih etmesi büyük önem taşıyor” diye konuştu.
“Bitki çayında asıl mesele doğallık değil, doz ve etkileşimdir”
Bitki çaylarının “doğal” olduğu için sınırsız tüketilebileceğine yönelik yaygın kanının doğru olmadığını vurgulayan Akdağ, Paracelsus’un temel ilkesini hatırlatıyor: “Her şey zehirdir; zehir olmayan şey yoktur. Zehir ile ilacı ayıran yalnızca dozdur.” Suyun bile aşırı tüketildiğinde zarar verebildiğini belirten Akdağ, bitki çaylarında bu hassasiyetin çok daha kritik olduğuna dikkat çekiyor. “Bitkiler, ilaçların etken maddelerinin birçoğunun kaynağıdır; dolayısıyla bitki çayları da farmakolojik etki barındırır. Bu nedenle önerilen tüketim miktarı günde 3–5 kupa ile sınırlıdır” diyor.
Karışım hazırlamak riskli: Etkileşimler ciddi sonuçlar doğurabilir
Akdağ’a göre, bitki çaylarında yalnızca miktar değil, hangi bitkinin hangi bitkiyle birleştirildiği de büyük önem taşıyor. Kendi kendine karışım hazırlamanın veya içeriği belirsiz, açıkta satılan ürünleri tüketmenin ciddi risk oluşturduğunu söyleyen Akdağ, “Bitkiler birbirleriyle ya da kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilir. Özellikle kalp, tansiyon, diyabet, tiroit gibi kronik hastalığı olan kişilerde bu etkileşimler ciddi sonuçlar doğurabilir” uyarısında bulunuyor. Bu nedenle güvenilir markaların, eczacılar ve uzmanlar tarafından formüle edilen ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Akdağ, “Rastgele hazırlanmış karışımlardan uzak durmak hem güvenlik hem sağlık açısından hayati önemdedir” diyor. Özellikle kış aylarında bilinmeyen içeriklere sahip karışımların tüketiminden kaçınılması gerektiğini söyleyen Akdağ, “Bir bitki tek başına faydalı olabilir ancak yanlış kombinasyon, yanlış doz veya kişinin sağlık durumuyla uyumsuzluk risk yaratır” ifadeleriyle tüketicileri dikkatli olmaya çağırıyor.
Kaynak: İGFA
En Çok Okunan Haberler